Malesef Kommagene çiğ köfte krallığı aslında daha çok biliniyor. Halbuki 2.000 yıl sonra bile bizim çözemediğimiz iyi ülke yönetimini, barışcıl politikayı ta o zaman çözmüş, ilham verici bir devlet kurmuşlar.
Kommagene Krallığı ve I. Antiochus
Büyük İskender’in Perslerle olan savaşından galip gelmesi sonucunda, bu bölgenin valisi olan Mithridates’in bağımsızlığını ilan ediyor ve Kommagene Krallığı kuruluyor.
Mithridates M.Ö 64 yılında öldüğünde, oğlu I. Antiochus tahta geçiyor. I. Antiochus’un döneminde krallığın en parlak dönemi yaşanıyor. İşte Nemrut’un tepesindeki anıt mezar da işte ona ait. Enteresandır ki burada yattığı biliniyor ancak mezarı henüz keşfedilememiş. İçine girilmesi halinde çöküp, girenlerin mezarı olacak şekilde inşa edilmiş. Mecvut teknolojiye rağmen hala gün yüzüne çıkartılamıyor.
Antik dünyaya döndüğümüzde batıda Persler ve doğuda Grekler/ Roma gibi iki süper güç görüyoruz. Kuzey ve güneyde de güçlü Suriye ve Ermeni devletleri var. Kommagene ise bunlarında tam ortasında sıkışmış, çok farklı din ve kültürden insanları barındıran, küçük bir krallık. Dolayısı ile I. Antiochus’un iyi bir denge politikası yürütmesi gerekmiş. Bunu da her iki tarafın gelenek ve göreneklerini benimseyen, iki taraftan da halkların kaynaştığı bir krallık kurarak yapmış.
Zaten anne tarafından Makedonya Kralı Büyük İskender, baba tarafından da Pers Kralı Dariusa ile akraba olduğu için de elinde önemli bir kozu varmış.
Kommagene devleti kapsayıcılığı ilke edinip ve tüm inançlara kucaklaması ile ayakta kalmış. Nemrut’taki tapınak ülkenin en önemli tapınağıymış ve buradaki tanrı heykellerine hem Pers, hem de Yunan kültüründeki karşılıkları ile yer vermiş. Örneğin; Yunan güneş tanrısı Apollo ve Pers güneş ve adalet tanrısı Mithras aynı heykelle temsil edilmiş ve heykele ikisinin ismi de verilmiş. Aynı şekilde Herakles ve Artagnes, Zeus ve Oromasdes ve Hera ve Teleia tanrıları da tek bir heykelde birleştirilmiş. Dünyaya merkezi Nemrut olan, barışçıl bir din yaymak istediği düşünülüyor.